DOLAR 32,5999 % 0.34
EURO 34,8211 % 0.18
STERLIN 40,4534 % -0.43
FRANG 35,8280 % 0.59
ALTIN 2.508,34 % 0,96
BITCOIN 2.117.785 2.358

Sözer Çoban yazdı “Katar 2022’den ülke futboluna bir bak(amay)ış”

Yayınlanma Tarihi :
Sözer Çoban yazdı “Katar 2022’den ülke futboluna bir bak(amay)ış”

Dünyanın en prestijli ikinci organizasyonu olan Dünya Futbol Şampiyonası görkemli bir açılışla 20 Kasım’da başladı. Uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmak için birçok kriter var. Bu kriterleri; FİFA tarafından belirlenen teknik kriterler(ulaşım, güvenlik, tesisler, konaklama vs.), FİFA’yı ve daha birçok örgütü tahakkümü altına alarak istediği her şeyi dayatmaya muktedir küresel güce sahip ülkelerin kriterleri olarak ikiye ayırabiliriz.

Sözer Çoban yazdı “Katar 2022’den ülke futboluna bir bak(amay)ış”

Ülkelere sağladığı prestij, ekonomik katkı, siyasî güç, reklam ve yeni tesislerle birlikte binlerce istihdam gibi parametreler dikkate alındığında az gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler tarafından verilen mücadele ve lobi çalışmaları arka planda çok ciddi çarpışmaların yaşandığını gözler önüne seriyor. Devletlerin ev sahipliği yapmak için sıraya girdiği, uçaklar dolusu personel ve belgelerin gittiği, ülke devlet başkanlarının devreye girdiği; siyasi, dini ve ekonomik birçok argümanın kullanıldığı bu mücadele sonunda Dünya Futbol Şampiyonası FİFA yönetim kurulu tarafından tarihinde ilk defa Müslüman bir ülke olan Katar’a verildi.

Organizasyonun Katar’a verilme sürecinde yerine getirilmesi beklenen görevler, yukarıda belirttiğim teknik kriterlerin dışındaki kriterlere daha uygun gibi gözüküyor. Zira dünya siyasetine yön veren projelerini ve programlarını en az yüz yıl üzerine kurduğu bilinen küresel güçteki bu ülkeler böyle istemiş olabilir mi diye düşünmeden geçemiyor insan. Sanki Rusya-Ukrayna savaşını bilmiş ve Rusya’nın doğalgazı keseceği ihtimalini önceden tahmin etmiş, yeni tedarikçi olarak, Ortadoğu’da stratejik bir konumda olan enerji devi Katar’ı belirlemiş, iyi ilişkiler kurmak için turnuvayı verdirmiş, Ortadoğu’daki stratejik konumunun önemi gereği; olası Çin, Rusya ve Hindistan gibi küresel güç olmaya aday ülkelerin herhangi bir hareketliliğine karşı batı bloğunda yer almasının sağlanması istenmiş gibi bir algı oluşmuyor değil.

Katar, turnuvayı düzenlemeye hak kazanmasının üzerinden geçen 12 yılda hazırlık için 340 milyar dolar harcadığını açıkladı. Onlarca ülkenin millî gelirinden daha fazla olan bu korkunç paranın harcanmasının altında Rusya’dan boşalan Avrupa pazarına girmek, olası bir dünya savaşında; gerek stratejik konum gerekse çok büyük enerji kaynaklarına sahip olması sonucu hedef olacağı korkusuyla, kazanacağını düşündüğü blokta yer alarak siyasî yalnızlıktan kurtulmayı istemek gibi birçok sebep olabilir.

Rusya’nın son dünya kupasında kazancının 15-20 milyar dolar bandında olduğu göz önüne alındığında Katar’ın harcadığını açıkladığı para ile kazanacağı para arasındaki uçurum bu işe sadece para için girmediğini gösteriyor. Çok büyük kitleleri kanalize etmesi, siyasî ve ekonomik anlamda korkunç bir güce sahip olması, arka planında akla gelebilecek her türlü büyük iş anlaşmaları yapılmasına imkân sağlaması, karayı ak, akı kara yapabilecek bir enginliğe sahip olması, kısacası küresel bir potansiyele sahip olması bakımından güce ulaşmak isteyen herkes tarafından kullanılabilecek en önemli argümanlardan biri olan futbol üzerinden verilen mesajlar, okuyabilenler için oldukça manidardır.

Yine başka bir perspektiften baktığımızda, Katar’ın tesisler ve turnuva hazırlıkları için harcadığını açıkladığı bu paranın ne kadarı ülke dışına çıktı? Hangi tesisler yapıldı? Hangi ülke iş insanlarına verildi? En önemlisi bu iş insanları içerisinde FİFA yöneticileri veya onları tahakkümü altına alabilecek ve turnuvayı Katar’a verdirecek güce sahip iş insanları var mı? Hiçbir ön hazırlığı olmayan ama oldukça zengin olan Katar’a turnuvayı verdirerek oradaki pastadan payına düşeni almak isteyen hatırı sayılır şirketler ve para baronları bu işin neresinde? Katar ile dostluğu kadim olan ülkemiz bu pastadan pay almış mıdır? Bu soruların cevabı zamanla ortaya çıkacaktır.

Ne acıdır ki; bu kadar büyük akıl ve denge oyunlarında en önemli aktörlerden olmayı, uluslar organizasyonlarda yer almayı, spor üzerinden dünyaya siyasî mesajlar vermeyi, futbolda dönen milyar dolarlardan payımıza düşeni almayı, dünyaya futbolcu ihraç etmeyi, liglerimizin kalitesi ile yayın gelirlerimizi artırmayı, yaptığımız tesislerde uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmayı, spor endüstrimiz içerisinde yüz binlerce insanı istihdam ederek ülke ekonomisine katkı sağlamayı, dünyanın her yerinde spor kompleksleri yapacak donanıma sahip olmayı, ülkede sporu bir yaşam biçimi haline getirmeyi vs. bırak; 85 milyon nüfus içerisinden sahaya bir takım çıkaramıyoruz.

Biz hâlâ, batmaktan devletin kurtardığı büyüklerin peşinden koşuyor, ligimizi İstanbul ve Anadolu takımları olarak ayrıştırıyor, tribünleri dolduramıyor, yabancı kontenjanını tartışıyor, sadece profesyonel (adı sadece) ligi takip ediyor, Türkiye’de maçları yabancı hakemler mi yönetse daha iyi olur tartışmaları ile boğuşuyor, büyük kareyi göremiyoruz. Sanırım bizde özerklik, oldukça farklı anlaşılıyor şahıslar veya büyük şirketlerin ötesine geçemiyor. Siyasetüstü bir yapıya sahip olan sporda, milli politikalar belirlenirken topluma spor kültürünü kazandırma odaklı çalışmalar yapmalıyız, dışarıda ise sadece futbolu değil tüm branşları, devletin ve milletin âli menfaatleri doğrultusunda kullanabilme kabiliyetini geliştirmeliyiz.

Sadece turnuvaya ev sahipliği yapmak değil, sahaya çıkacak takımlar arasında olmak da ülkelerin ve halklarının prestiji açısından oldukça önemli bir durum. Toplum olarak hakkımız olduğunu düşündüğümüz moral ve motivasyona her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğu bir dönemde, başarıları ile göğsümüzü kabartmasını beklediğimiz milli takımımızın, milli ruh ve şuurdan uzak, mücadele etmeyen, yenilgilerinden ders çıkarmayan bir çizgi çizmesi hepimizi çok üzüyor. Ne yazık ki bu mantıkla devam ettiğimiz müddetçe de üzmeye devam edecek gibi gözüküyor.

Bir sonraki yazımızda görüşmek ümidiyle hoş çakalın.

YORUM YAP